Bir Dinozorun Anıları sadece bir yaşam öyküsü değil, 60 yıllık bir tarihi de yazar kendi gözünden öyküler.
Bir Dinozorun Anıları Kitap Okumam Özeti ve İncelemesi Uzun zamandır okumak istediğim bu harika kitabı sonunda okuyabildim. Bu kitap, Mîna Urgan’ın 1998 yılında ölmeden iki sene önce yazdığı son kitaplarındandır. Kitabı okumak için acele etmememin nedeni 23 yıl önce yazılmış olmasıydı. Sanki bilim kitabı oldu da içinde ki bilgiler de güncelliğini yitirecekmiş gibi bir tutumum vardı. Sohbet havasında ilerleyen bir yaşantı (biyografi) kitabı olarak bu tür yapıtlar eskimez. Çünkü içinde insan vardır. İçinde insanın ve yaşamın olduğu hiç bir şey eskimez ki! Yazarın Bir Dinozorun Gezileri kitabı için buraya dokunun.
Bir Dinozorun Anıları Kitap Okumam Özeti
Kitabın bir özetini çıkaramam. Çünkü özeti çıkarılacak bir kitap değil. Sadece kitabın beş bölümü var diyebilirim. Birinci bölüm: Yaşlılık ve ölüm. İkinci bölüm: çocukluk, Üçüncü bölüm: Gençlik. Dördüncü bölüm: Gençliğimde Tanıdığım Bazı Kişiler. Beşinci bölüm: Siyasal. Kitabın giriş paragrafını okur okumaz kitap beni kendine çekti. Sabahtan gece yatana kadar kitabı bayram tatilinin ilk gününde okudum ve bitirdim. Yazarın da dediği gibi anılar çok önemlidir. “Herkesin anılarını yazmasını yararlı buluyorum” “Tek ölümsüzler, sanatçılardır, şairlerdir, yazarlardır, düşünürlerdir” der. Öldükten sonra insanın sadece bir-iki nesil hatırlanıp sonra ebediyen unutulacağını da kitabın ilk sayfalarında okudum.
Bu düşünceler benim düşüncelerimin neredeyse aynıydı. Blog yazmamın nedeni de zaten aşama bir iz bırakmak, ben de varım demekti. “Neden Blog Yazıyorum” diye yazdığım bir yazımda yaşama anılar bırakmanın öneminden bahsetmiştim. Yaşam sadece bizim dünyamızdan, bizim bakış açımızdan ibaret değildir. Her insan farklı bir yaşam, farklı bir öyküdür. Tek bir gerçeklik, tek bir yaşam tarzı da yoktur. Öyle olsaydı zaten saçma olurdu. tek tip insan, tek tip inanışlar, tek tip zevkler, tek tip yaşama bakış açısı çok iğrenç olurdu.
Kitabın Konusu ve Yorumum İncelemem
Mina Urgan neredeyse 65 yıllık bir tarihi anlatıyor. 1925’li yıllardan başlayarak 80’lere kadar olan siyasi ve kültürel yaşamı okumak çok zevkliydi. Tabii ki yazar çok açık sözlü kendinden “koca karı, dinozor, dinsiz, komünist” olarak bahsetmekten çekinmiyor. Siyasi görüşünü, ateist düşüncelerini korkmadan yazıyor. Tabii ki siyaset dışında çok güzel insan öyküleri de var. Özellikle 600 bin nüfuslu Şişli’den sona eren İstanbul gibi anlatımları okuru kendinden alıyor. İstanbul’da yaşayanlar bir ah çekiyor.
Mîna Urgan’ın tanımadığı yazar, şair yok neredeyse. Cumhuriyet döneminin ve 60’lı yılların edebiyatçılarını,, sanatçılarını tanıyor. O kadar ilginç anıları var ki okuyunca insan şaşırıyor. Özellikle Necip Fazıl’ın gençlik arkadaşı olduğu, evlerinde girip çıktığı bölümler çok ilginçti. Atatürk ile görüşmesi, annesinin Atatürk ile olan arkadaşlığı da kitabın en eğlenceli bölümleriydi. Sait Faik, Necip Fazıl, Aziz Nesin, Halide Edip, Nazım Hikmet, Raif Rıfkı Atay, Sabahattin Eyüboğlu, Cevat Şakir şu anda hatırladıklarım.
Bir Dinozorun anıları Konusu
Zaman geçtikçe şehirler kalabalıklarla dolmakla kalmaz insanlar da değişir. Daha tutucu, daha bilgisiz, daha tahammülsüz, daha hoşgörüsüz, daha bencil, daha despot olduklarından yakınan yazar 1950 öncesi Türkiye’sini özlemle anar. Şu gerçek ki her geçen gün biraz daha yozlaşıyor ve tartışılmaz doğrularla kendimizi yüceltiyoruz.
Siyasetçiler ve siyaset zaten büyük bir yozlaşma içinde, insanların tek amacı kendi inancı ve yaşayışı dışındakileri “başkası” görmek. 21. yüzyılda hâlâ sefalet içindeyiz. İşte hatıralar bu nedenle benim için çok önemli. Biyografi okumayı ve bu türdeki filmleri çok seviyorum. Çünkü yaşayışlar, anılar insanların yaptığı doğruların ve yanlışların en canlı örneğidir. Unutulup gitmeden önce yaşama ben de bi zamanlar buradaydım notu bırakmak benim her zaman savunduğum bir şeydir.
Sosyal medyada yazmak yerine saçma sapan içerikle zaman geçiriyoruz. Tapınarak izlediğimiz Youtube yayıncıları, TikTok videoları, Instagram’daki lüks yaşam gösteri geçitleri, Twitter’ın siyasi tartışmaları içinde insan nasıl mutlu olabilir ki! Biz oturduğumuz erden yağ bağlayarak ekranlara bağımlı yaşarken izlediğimiz her içerikten milyonlar kazananların çoğu yaşamları boyunca iki paragraf bir şey okumadığına eminim. Yine eminim ki bu kişiler iki paragraf yazı bile yazamazlar.
Ama sosyal medya içerik üreticisi olup çok para kazanırlar. Yazmaya, okumaya ve anlamlı sinema filmlerini izlemeye bir sözüm yoktur. Konuyu çok dağıttım. Şimdi kitabın görsellerini bir bardak yeşil çay içerken hazırlayacağım. Umarım yaşama yazılı bir şeyler bırakabiliriz.
- Baskı: 354 sayfa
- Okuma süresi: 10 saat
- Yayıncı: YKY Yayınları
Yorumlar