Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley distopya ya da kara ütopya türündeki kitap yeni bir dünyada duygulardan ve inançlardan arındırılmış bir insanlığı anlatır
Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley İncelemesi Özeti konusu. Cesur Yeni Dünya hakkında yapılan en büyük tartışmalardan biri kitabın ütopya mı yoksa tam tersi bir distopya mı olduğudur. Aslında konu her ikisine de uygun olsa da daha çok kusursuz bir toplumun ütopyası gibi duruyor. Aldous Huxley dönemine ve kitabın ilk yayınlandığı 1932 yılında dünya karışıktır. Savaşlar, ekonomik buhranlar, sanayinin, teknolojinin her geçen gün gelişmesi ve çok yakında çıkacak bir dünya savaşının ayak izleri vardır. Kitap Kara Dörtleme olarak da anılan seriye dahildir. Bu kitaplar: Biz, 1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 471’dir.
Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley Yorumu ve Konusu
Dünya tek devlet olarak 10 bölgeye bölünmüştür. Her bölgenin başında bir denetçi vardır. Romanın konusu Mustafa Mond’un Batı Avrupa denetçisi olduğu Londra’da geçer. Dünya devletinin dışında ayrı bölgede ise vahşiler yaşar. Vahşiler, dinlere inanırlar. Tek eşli ve seks yaparak çocuk sahibi olurlar. anne ve baba gibi aile yapısı vardır. Eskiden olduğu gibi yaşlanırlar, hastalanırlar ve ölürler.
Cesur Yeni Dünya Özeti ve Konusu
Roman, Londra Şartlandırma ve Kuluçka Merkezi müdürünün öğrencilere tesisi gezdirmesi ile başlar. Burada yapay döllenme yolu ile tüpler içinde üretilir. Alfa, beta, delta; alfa çift artı gibi gruplara göre Bakanovski işlemi ile insan üretilir. Alfa eki ve Alfa artı ve Alfa çift artılar birinci sınıf insanlardır. Epsilon yarı moronlar ise en alt tabaka ve köle gibi çalışırlar. Daha bebekken alınan şartlandırma eğitimi ile herkes halinden memnundur. Epsilon yarı moronlar bile kendilerini en şanslı olan grup sanırlar. Onların şartlandırılmasına göre en şanslı olan kendileridir. Şartlandırma eğitimleri her gruba göre ayrıdır. Toplumsal hiyerarşi herkesin kendi statüsünü üstün görmesi ile sorunsuzca tabakalara ayrılmıştır. Toplumsal istikrar sağlanmıştır.
Herkes herkes içindir sloganı ile seks serbesttir. Herkes istediği ile seks yapabilir. Ama çocuk doğurmak iğrençtir. Annelik ve babalık pornografik bir kavramdır. Seks ile çocuk sahibi olmak da pornografiktir. Hiç bir dini inanca sahip olmayan dünya devletinde soma adı verilen uyuşturucu ile insanlar kendilerini daima mutlu hissederler. Soma bir nevi dinin yerini alır. Çünkü insana mutluluğu verir. Din gibi her şeyi unutmalarını ve fanteziler içinde yaşamlarını sağlar.
Burada yaşlanmak, hastalanmak da yoktur. İnsanlar her yaşta aynı vücuda sahiptirler. Düşünmek ve eski dünyadan kalan her türlü sanat, bilim de yasaktır. Hava araçları, musluklarından kolonya akan odalar, sentetik müzikler içinde tam bir ferah içinde yaşayan bir tolum vardır.
Cesur Yeni Dünya’da Genetik Mühendisliği ve İnsanın Geleceği
Bernand Alfa artı bir birey olarak uyumsuzdur. Sistemi sürekli olarak sorgular. Ayrı bölgeye yanına Leninna’yı alarak gider. Ayrılmış bölgede seks ile çocuk sahibi olan anneler, aileler, dinler vardır. Özellikle insanlar yaşlanır, şişmanlar. Vahşi lakaplı bir genç ise tüm düzeni tehdit edecektir.
Roman doğum kontrol hapları, şartlandırılmış köle gibi çalışmaktan mutlu, köleliklerini seven işçi sınıfı, yüksek sınıf insan Alfa grupları; uçan araçlar, özel odalar, sentetik müzikler ve yapay bir dünyayı karşımıza çıkarır. Özellikle “herkes herkese aittir” sloganı ile seks özgürlüğü vardır. İnsanlar üremek için seks yapmaya gereksinim duymaz. Bütün duygular, sanat, bilim, kitaplar, din yasaktır. Kutsal Ford’un yolunda giden cemaat üyeleri yeni bir din anlayışı almıştır. Gelecekte belki dünyada seks yapmadan hatta sperm ve yumurtaya gerek kalmadan insan üretilebilecek.
İdeal Dünya ve İdeal Toplum
İdeal dünya, ideal toplum Cesur Yeni Dünya anlatımında olduğu gibi toplumsal hiyerarşiyi ayarlayarak, insan üreterek; zihinleri tamamen Soma gibi bir uyuşturucu ile uyuşturarak mı mümkün olacaktır? Sanattan, edebiyattan ve insanca her türlü duygudan, kurtulmak acaba mükemmel bir toplum için tek çare midir? İnsan günün birinde ebedi gençliği ya da ölümsüzlüğü bulacak mıdır?
Peki modern dünyamızda körü körüne inandığımız inançlarımız da romandaki uyuşturucu “Soma” etkisi yapıyor mu? Şimdiden Cesur Yeni Dünya distopyası kendini göstermeye başladı mı? Bilime aldırış etmeyen siyasiler, mitlerle ve inançla adeta uyuşturulan toplumlar; sanata, kültüre olan düşmanlık… Git gide artan daha çok hükmetme arzusu ve aç, susuz, ezilen, hiç bir kıymeti olmayan ama yöneticilerine adeta tapan halklar… Ses çıkarmayan ve gitgide daha da uyuşan ve fanatizme yenik düşen bireyler. Biz zaten kendi distopyamız içindeyiz.
- Baskı: 266 sayfa
- Okuma süresi: 14 saat
- Yayıncı: İthaki Yayınları
Yorumlar