Dünyayı istila eden Marslılar her şeyi yakar, yıkar, insnaları öldürür ama neden?
Dünyalar Savaşı Kitap Özeti Konusu İncelemesi. Uzaylı istilası, uzaylılarla savaş denildiğinde ilk akla gelen yazar tabii ki Herbert George Wells‘tir. Ama biz onu H.G. Wells olarak biliriz. Yazarın ilk okuduğum kitabı Zaman Makinesi kitabıydı. Çünkü çocukluğumdan beri zaman yolculuğu olasılığı beni adeta büyülüyordu. Daha sonra popüler bilim kitapları okurken ilk okuduğum kitaplar zaman yolculuğu ve evrenin dokusu üzerineydi. Dünyalar Savaşı’nı sadece basit bir Marslı fantezisi, uzaylılarla sıradan bir savaş olarak değerlendirmemek gerekiyor. Çok ince eleştiriler de var. Aşağıda değineceğim. Şimdi kitabın özeti ve incelemesine geçelim.
Dünyalar Savaşı Filmi
The Awr of The Worlds orijinal adı ile Dünyalar Savaşı dizi olarak ve film olarak beyazperdeye ve televizyona defalarca uyarlandı. Kitap filmi yapılan romanlar kategorisinde. Aşağıda 2019 BBC yapımı mini dizinin fragmanı var. Tabii ki kitap anlatımı ve okuru öykünün içine alma havası dizide yok. Önceliğiniz kitabı okumak olmalı.
Dünyalar Savaşı Kitap Özeti Konusu İncelemesi
Wells’in defalarca beyazperdeye uyarlanan dünyadışı istila romanlarının başyapıtını inceleyelim. Kitabın konusu, ana teması ve ne anlatmak istediğine bakalım. Soracağımız sorular:
- Dünyalar Savaşı ne anlatıyor
- Yapıtın Ana teması nedir?
- Dünyalar Savaşı’nın Konusu ve incelemesi
Kitabın konusu Marslıların dünyayı istilası ve insanları öldürmesi, taş üstünde taş bırakmamasıdır. Özetine gelince: Felsefeci anlatıcı günler öncesinden gökyüzündeki hareketlilikten haberdardır. Çünkü gök gözlemlerinde Mars’tan adeta püsküren duman ve izler gözükür. Bunların ne anlama geldiği anlaşılamaz. Günler sonra dünyaya gökyüzünden göktaşı gibi kapsüller düşer. Bu kapsüllerin ne olduğu anlaşılamaz. İnsanlar merakla bu kapsüllerin etrafında toplanırken dah afazlası yere iner.
Kapsüllerin içinden üç ayaklı, üzerlerinde ahtopot gibi kolları olan metalden robotlar çıkar. Bu robotlar görünmeyen ışın ya da hava silahları ile önlerine gelen her şeyi yok ederler. Anlatıcımız da karısı ve kardeşine ulaşarak şehirden kaçmaya çalışır. Fakat bu çok kolay olmayacaktır. Bu dev robotlar her yerdedir. İçinde Marslıların olduğu bu makinelere karşı sadece top atışları yapılmakta ve nu şekilde onlara zarar verilmek istenilse de sayıları çok fazladır.
Anlatıcı günlerce bir evin içinde yanında bir papazla kalır. Bir ahtoputu andıran makinenin kolları adeta solucak gibi evin iiçnde gezinerek avını arar. Dünyayı istila eden uzaylılar bir anda ölürler ve cesetleri köpeklere yem olmaya başlar. Herkes bu duruma şaşırır Marslılar bağışık olmadıkları bir dünya virüsüne yenik düşmüş ve hastalanıp kısa süre içinde ölmüşlerdir. Dünyayı terkeder giderler ama onlar artık büyük bir tehdittir.
Dünyalar Savaşı Ana Teması, Anlatmak İstediği
Sıradan bir okur olarak H.G. Wells gibi dev bir yazarın kitabını ebebiyat tarıhi bilmeden eleştirmek çok zor olsa gerek. Ben de sıradan bir okur olarak bir şeyler yazmak isterim. Daha önce Wells’in romanlarını okuduğum romanlarının incelemesi için buraya dokunabilirsin. Kitaba başlamadan Wells Kepler’den bir alıntı tapar: “Peki, bu Dünyalara hayat varsa oralarda kimler yaşıyor? …Dünya’nın efendileri biz miyiz, yoksa onlar mı? … Ve her şey nasıl olur da insan için yaratılmış olabilir?”
Roman sadece dünyaya baskın yapan uzaylıları konusunu işlemez. İnsanın evrendeki ve dünyadaki yeri nedir? Biz insnalar kendimizi bütün canlıların efendisi sanan, evrenin kendisi için yaratıldığını düşünen kibirli biyolojik varlıklarız. Marslılar bir nevi egomuzu yerle bir der. Karınca ve hayvanlar bizim için neyse, onlar için de insan o derece düşük seviyededir. Günümüzde artık biliyoruz ki evren insan için yaratılmıştır. İnsanın varlığı diğer biyolojik varlıklardan ve bitkilerden hatta cansızl varlıklardan üstün dğeildir. Bir bütünün parçasıyız o kadar!
Evrim ve doğal seçilim ile yapılan bilimsel açıklamalar da sağlamdı. Özellikle insanın birgün vücudundan kurtulup sadece beyinden ibaret olacağı gibi anlatımlar harika değil mi? Gelecekte dijital insan, Beyin Bilgisayar Arayüzleri, transhümanizm, posthümanizm, insan sonrası gibi kavramlar da insanın bedebinden kurtulmasını anaçlamıyor mu? Özellikle sanal gerçeklik içinde inşa ettiğimiz dijital dünyalarımız var.
Dünyalar Savaşı: Yapay Zeka, İlahi Adalet ve Uzaylı İstilası
Romanın girişinde anlatıcı devasa makinelerin insan gibi düşünen ve karar veren makineler olabileceğini de düşünür. Bu anlatım bana yapay zeka ve bilinçli karar veren makineleri hatırlattı. Yine din adamının yaptığı eleştiri müthiştir. Papaza göre bu bir ilahi adalettir. Haksızlıklara, hırsızlıklara ses çıkarmayan din adamları ve yüksek mevki sahipleri bu şekilde cezalandırılmıştır. Bu bir ilahi adalettir insnalara yapılan hiç bir kötülüğe ses çıkarmayan papaz öz eleştiri yapar.
Peki ya kendini geliştirmeyen ve sadece karnı doysun kafası rahat olsun gerisini önemsemeyenler? Bunlar zaten Marslıların tutsağı olsa ne önemi var ki! Marslılar insanların kanıyla beslenirler. Kendilerine insna çiftlikleri kurmaya başlarlar. Ama bu tip insnalar da zatan sadece beslenmeyi, rahatı düşünmez mi? Marslıların tutsağı olarak esir kapmlarında da hayli hayli kendilerini besletirler. Sonunda ha bir Marslı kanını içip öldürsün ha eceli ile dünyada ölsün, fark nedir ki!
Wells romanını 1898 yılında yayımlar. 19. yüzyılın bitmesine birkaç yıl kalmıştır. Wells, romanı felsefeci ağabeyinden aldığı ilhamla yazmıştır. İş Kültür Yayınları çevirisini yapan Celal Üstel önsözde Marslıların yapamadığını dünya savaşlarında emperyal egemen güçlerin yaptığını hatırlatır. Dünyayı uzaylılar değil ama emperyalist güçler istila etmiştir. İnsanın istila korkusu, köleleştirilme korkusu gereksizdir zaten insnalık kendi türü tarafından çoktan istila edilmiştir.
- Baskı: 264 sayfa
- Okuma Süresi: 10 saat
- Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları
Yorumlar