Ankara'da güzel birkaç gün de bitti. Uzun süredir görmediğim arkadaşımı ve minik yeğenlerimi gördüm. Tren İzmit istasyonuna yaklaşıyor. İstanbul'a az kaldı. Ben de bu yazıyı hazırlamak istedim. Soğuk kahvem, meyve suyum, suyum, sağlıklı atıştırmalık stoğum da bitti.
İstanbul Ankara YHT (Yüksek Hızlı Tren) Yolculuğu ve İnsan. Bu yazıda “ve” bağlacından sonra neden “insan” kelimesini kullandığımı aşağıda yazacağım. YHT İstanbul Ankara arası yolculuğum ve Sivas’a geçişim ile ilgili burada bir şeyler yazmıştım. Bu defa şehirde birkaç gün kaldım. Aslında uzun kalabilirdim. İnternette artık kim blog okur ki! Burada yazdığım bu günlüğü de eminim okuyan olmayacak. Belki Google’dan arama yapan birkaç kullanıcı başlık için buraya yönlenecek.
Evde durmayı, kitap okumayı seven ve bol bol siyaset konuşarak özellikle de ailemi bıktıran biriyim. Eh yani muhafazakâr bir akraba kalabalığı arasındaki tek karşı görüşlü hatta sekularizm savunucusu olmak da kolay değil. Bu kadar kişisel yazdığım için rahatsız oldum. Aslında sıradan, basit, hiç bir kimsenin ve hatta devletin bile iplemediği bir varlık olduğumun da farkındayım. Zaten ülkemizde kimin sahibi var ki! Neyse bunları geçeyim.
YHT Tren İç Görünümü
İşte bu sıradan insan, bulunduğu semtten bile dışarı çıkamayan ben arada böyle bulunduğum yerden dışarı çıkıyorum. Ne de olsa yerimizde çakılı yaşamaya mahkûm sayılırız. Yaşamınızda o kadar eksik var ki! Güzel olan her şeye karşı kör değil miyiz? Sanata, bilime, kültürel faaliyetlerle, yaşamı ve bir diğerini anlamaya o kadar açız ki! Bu açlık 2000 yıl öncenin insanı ile aynı. Sapiens diyoruz kendimize ama asla değiliz. İnsanlık 2000 yıl önceki sorunlarını hala çözemedi ve 2000 yıl önce yazılan bir kitabın paragraflarını hala çizip günümüz ile kıyaslıyorsa bizden bir cacık olmaz.
YHT (Yüksek Hızlı Tren)
Ankara’da güzel birkaç gün de bitti. Uzun süredir görmediğim arkadaşımı ve minik yeğenlerimi gördüm. Tren İzmit istasyonuna yaklaşıyor. İstanbul’a az kaldı. Ben de bu yazıyı hazırlamak istedim. Soğuk kahvem, meyve suyum, suyum, sağlıklı atıştırmalık stoğum da bitti. Hem ekitap okuyup hem de hayvan gibi yiyip içtim. Yan koltuk da boş olunca yayıla yayıla yolculuk yapıyorum.
Kızılay AVM’den Anıtkabir
Ve bitsin artık YHT Yüksek Hızlı Tren yolculuğu da bu yazı da
Transhümanizm, insan sonrası, teknolojik tekillik, insan ömrünü binlerce yıla uzatma konuları gerçeğe dönüşecek bir gelecek var. Dijital ve bedensiz bir insan sonrası varlık ve hayal bile edemeyeceğimiz deneyimleri ve yaşamı olan böyle bir türün hayali kuruluyor. Biz ise hala boş boş lak lak yapıp, huzur içinde değil karmaşa içinde gebereceğimiz günü bekliyoruz. Şu tren de Söğütlüçeşme’ye varsa artık iyi olacak. Bu yolculukta tek üzüldüğüm şey Anıtkabir’ie gitmeye fırsat bulamamak oldu. Ankara’ya gidip de Ata’mızın ebedi mekanına gitmemek olur mu? Utanç verici… Bir de YHT modern binası (!) ne kadar biçimsizdi öyle! Eski binanın zarafeti ve sıcaklığı karşısında bu AVM karışımı beton yığını soğuk ve ruhsuz geldi bana.
Yorumlar