Yaşam nedir? Neden var ve yaşamdan beklentilerimiz neler olmalı? Sorunun cevabını nerede aramalıyız?
Yaşam nedir? Biz neden varız gibi soruları sormadan basitçe yaşamak, bilincin evriminden sonra pek de kolay olmadı galiba. Düşüncelerim sürekli yenilik geçiriyor. Kimine göre değişim iyi bir şey olmayabilir hatta insanın düşüncelerinin değişmesini “döneklik” olarak bile nitelendirseler de bana göre değişmek zihni dogmalardan ve esaretten kurtarmak demektir.
Yaşam Nedir, Neden var? Yaşamdan Beklentilerimiz
Yaşama bakış acısı bilimsel ve gerçekçi olmalı. Hiçbir inanç, hiçbir topluluk zihnimizi tamamen ele geçirmemeli. Yaşam nedir sorusunu kendimize sorunca arık yaşadığımız ütopya bir anda sahte bir hologram görüntüsü gibi sönüp gidebilir.
Kişisel gelişim kitapları, kendilerini geliştiremeyen yazarların palavralarıyla dolu. Nasıl ki hastanelere çoğunlukla gereksiz yere gidiyoruz ya çoğunlukla sanal bunalımlarla psikologlara da boşuna gidiyoruz. Çünkü yaşama bakış açımız sadece para, daha lüks, daha çok istemeye dayalı. Çoğu insanın gerçek bir sorunu bile yoktur. Tabii ki rahat ve huzurlu yaşamı insana sağlamakla yükümlü olanlar ilk başta devletleri yönetenler ve siyasi sistemlerin başındakiler olmalı.
İnsanın en büyük isteği sonsuza dek yaşamaktır. Homo Sapiens türü olan bizler milyonlarca, milyarlarca yıllık evrim sürecinin sonunda ulaştığımız noktada kendimizi hâlâ fantezilerle uyutuyoruz. O kadar çok kurmaca ürettik ki sonunda kendi ürettiğimiz öykülere inanmaya başladık. İnsanlık binlerce yıl hiçbir şey üretmedi. Ne doğru dürüst teknoloji, ne insana ne de evrene dair hiçbir şey…
Yaşam Nedir?
Yaşam nedir sorusunu felsefe metinlerinden çıkarıp hem biyoloji, hem evrim teorisi hem fizik, hem astronomi çok sağlam teorilerle az çok yanıtladı. Sonsuza dek yaşam hayallerimiz Gılgamış’tan beri hayallerimizi süsledi. İnançlarımızın temel dayanağı oldu. Bilim bir gün bu sorunu da çözecek bu kesin.
Nasıl dünyanın ve güneşin evrenin merkezinde olmadığı sırala ispatlandı. İnsan da yaşamın merkezinde değildir. Milyarlarca bakteri, on binlerce çeşit bitki hayvan çeşidi yanında aynı kaderi paylaşan homo türüyüz. Ne eksik ne de fazlayız. Tek farkımız belki de en büyük farkımız beynimiz, çok karmaşık nöron ağı içinde nasıl çalıştığını hâlâ bilmediğimiz bilincimiz, zihnimiz…
Dünya da her türlü güce tapma ve savaşlar devam edecek bu kesin. İnsanlar bireyler olarak ölüp gitse de Homo Sapiens yoluna devam edecek. Şu anki homo türü ileride nasıl bir şeye evrilir o kesin değil ama kesin olan tek şey yaşamı birbirimize bir birimize zindan ettiğimiz gerçeği. Daha çok para, daha çok güç, daha popüler olma… Kedimizi efendisi sandığımız dünya, bulunduğumuz konum, sosyal statü, dogmalarımız, kanıtsız inançlarımız ve benzeri şeylerin hepsi yaşam nedir sorusuna hiçbir zaman cevap veremedi ve veremeyecek de…
Bunlar benim yaşam görüşlerim. Kimse katılmak zorunda değil. Herkes kendi yaşam görüşü, yaşama bakışı farklıdır. Zaten yaşam içindeki farklılık ile güzel… Aslında “farklı” ifadesi bile sadece mecazi bir anlam taşıyor. Bütün canlılar birbiriyle aynı statüye sahiptir.
Yorumlar