Yeraltından Notlar'ın konusu, yorum ve en iyi çeviri hakkında...
Yeraltından Notlar İncelemesi Konusu ve Özeti, değerlendirmesi. Yeraltından notlar Foyodor Mihalyoviç Dostoyevski’nin ilk okuduğum kitaplarındandı nedeni ise çok basit: fazla sayfalı değildi, ince bir kitaptı. Fakat okudukça beni kendine çekti durdu. Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları’nın ciltli kitap serisinden yenisini alıp yeniden okumaya karar verdim. Daha sonra Orhan Pamuk ön sözünü de okudum. Ön söz can Yayınları baskısına aitti. Edebi yapıtlarda kesinlikle ön söz ve son söz bulunmalı. İş Kültür’ün en büyük eksikliği bu olsa gerek diye düşünüyorum.
Yeraltından Notlar İncelemesi
“19. yüzyıl insanı ilk başta karaktersiz olmalı” satırlarını okuyunca bir anda 21. Yüzyılda yaşayan biz insanlar ile 19. Yüzyılda yaşayanlar arasında ne fark olmadığını anladım. Bunalımda ve kendini herkesten, her şeyden soyutlayan soyutlayıp yaşama ve insanlara öfke dolu bu karakteri okurken hissettiklerinizi kesinlikle not alın.
Kitapla ilgili sağlam bir önsöz ararken Orhan Pamuk’un Aşağılanmanın Zevkleri önsözünü buldum. Hemen yazıcıdan çıktısını aldım ve arşivledim.* Müthiş bir önsöz. Kitap kadar anlamlı ve değerli desem abartmam herhalde. İnsan kendini aşağıladıkça nasıl zevk alır nasıl eksikleriyle mutlu olur; hiçbir şeyden pişman olmadan yaşar; düzene kafa tutar önsözde her şey özetlenmiş adeta.
Kitabın Konusu ve Özeti
Romanda kendini sürekli aşağılayan, yaşamdan soyutlamış romanın başkahramanın direnişini okurken “40 yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır” satırları yaşamdan soyutlanmış, karın tokluğundan başka amacı kalmamış biri için ideal kelimeler. Ama gerçekten de az ya da çok yaşamak neyi ifade ediyor ki! Dünyada kurduğumuz düzen, insan merkezli yaşam, kendimizi her şeyin efendisi sanmamız neyi değiştiriyor ki! Ahmet Rasim (gecelerim ve Falaka’da olsa gerek) çocuklarına bakıp dünyaya kendisi gibi sıkıntı çekecek varlıkların gelmesine sebep olduğu için duyduğu pişmanlık satırları da yaşamın aslında hepimiz için bir yer altı olduğunu gösteriyor.
Yaşamı inançlarımızın ütopik kurguları ile bizi sömüren adam yerine koymayan yönetim sistemlerinin içinde geçirip; zamanı gelince de ölüp tarih oluyoruz. Yaşamın gerçekliklerini anlamaya çalışmak yerine kendimizi avutuyoruz bu kesin. İnsan yaşamın ve evrenin daha ne için var olduğunu bile çözemedi ve binlerce yıl da buna hiç istekli olmadı. Bir gün yaşamın gerçekliği gün yüzüne çıkacak elbette. Evrenin bir gün ısı ölümü gerçekleşecek, soğuyacak ve tamamen sonsuz kadar geniş bir mezara dönüşecek. Bizler ise yaşamdayken zaten yaşamı soğuk bir mezara çeviriyoruz.
Aslında 21. Yüzyıl insanı da yeraltı adamı. Özellikle ülkemizde gittikçe yalnızlaşıyoruz. Dostlarımız ise kuru kalabalıktan başka bir işe yaramıyor. Burada romanı özetlemek amacında değilim.
- Baskı: 144 sayfa
- Okuma Süresi: 3 Saat
- Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları
Yorumlar